Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’un ODTÜ’de yaptığı konuşmada Türkye’de yaşanan gelişmelere ithafen “İtiraf ediyorum gelişmeler beni korkutuyor” sözlerine tepki göstererek, “Garip garip şeyler konuşuyor” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un ODTÜ’de yaptığı konuşmayı eleştiren Başbakan Erdoğan, “Benimle konuştuğu şeylerden sonra ODTÜ’ye gidiyor ve orada garip garip şeyler konuşuyor. Devlet adamlığının gereği neyse onu yapmak lazım. Herhalde hala kendisini rahip olarak zannediyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, “Tarihle ve tarihin gerçekleriyle yüzleşme, Türkiye’nin yapacağı bir yüzleşme değildir. Bunu sadece bizim yapmamız yetmez. 100 öncesine ait acıları, trajedileri diri tutan her devlet bu yüzleşmeyi yapmaları gerekir. 100-200 yaşında hiçbir millet, hiçbir devlet reform yapamaz. İstikbalini sağlıklı şekilde inşa edemez” dedi.
‘GARİP GARİP ŞEYLER KONUŞUYOR’
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un dün akşam ODTÜ’de yaptığı konuşmaya değinen Başbakan Erdoğan, “Dün Alman Cumhurbaşkanı gelmiş, benimle konuştuğu şeylerden sonra ODTÜ’ye gidiyor ve orada garip garip şeyler konuşuyor. Ve kendilerine yalan yanlış neler anlatılmış ve öğretildiyse onu ifade ediyor. Bunu bizimle paylaştığını gibi aynen o şekilde ODTÜ’de yansıtsana. Ama üzüntü veren ODTÜ’de ona ev sahipliği yapanların ona gerçekleri söylememeleri. Bu ülkede bunların olmadığını söylememeleri. Düşünebiliyor musunuz ? Almanya’da ‘Ali’siz Alevilik’ denen bir olay var yani ateist bir anlayışın bir zihniyetin Alevilik altında ve kendilerinin de desteklemiş olduğu bir yapı var ve sen bu yapıyı bize Alevilik olarak yansıtıyorsun. Türkiye’de böyle bir Alevilik yok. Türkiye’de siz hiçbir Aleviye ‘Sen Müslüman değilsin’ diyemezsin. Dediğin anda seni tersler. Ama Aleviliği farklı yaşar. Ama Almanya’daki bir kısım var. Bu grubu destekliyor Almanlar… Bunu da açık söylüyorum. Almanya’ya gittiğimde bunu konuşacağım kendileriyle. Ve onların diliyle gelip burada konuşuyorlar. Bu yakışmaz. Bir devlet adamına bu yakışmaz” diye konuştu.
‘KENDİSİNE SOMUT ÖRNEKLER VERDİM’
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ile yaklaşık 2 saat görüştüklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Beraber yemek yedik ve o yemekte bunları açık açık konuştuk. Kendilerine anlattık. İşin asıl sahibi biziz. Kendisine somut örnekler verdim. Bu somut örnekleri bir kenara koyup eğer Almanya’da sana anlatılanları gider orada konuşursan… ‘İşte güçlü bir iktidar var, güçlü bir hükümetsiniz. Güçlü bir hükümet olarak bunlardan neden çekiniyorsunuz ?’ ‘Böyle bir çekinme ve korku yok’ dedik. Kendisine ‘Nereden çıkarıyorsunuz ?’ diye sorduk. Ve kendisine en son bir şey daha söyledim. O da neydi ? ‘Ülkemizin içişlerine karışılmasına asla tahammül edemeyiz.’ Bunu kendisine söyledim. Sadece onu kullandı. Ne dedi ? ‘İçişlerinize karışmak gibi olmasın ama…’ Biz amayla çok çektik. Onun için bizim amayla filan uğraşacak halimiz yok” diye konuştu.
‘HALA KENDİSİNİ RAHİP OLARAK ZANNEDİYOR’
Başbakan Erdoğan, “Devlet adamlığının gereği neyse onu yapmak lazım. Herhalde hala kendisini rahip olarak zannediyor. Çünkü rahipti bir zamanlar. O anlayışla bakıyor. Olmaz. Bunlar çirkin şeyler. Çirkin gelişmeler. Bunları bütünüyle anlattık. Bizim Türkiye’de azınlıkları karşı davranışlarımızı anlattık. Neler yaptığımızı kendilerine anlattık. Ama buna rağmen böyle bir yaklaşım doğrusu beni üzmüştür. Başkasının özgürlük alanını ihlal etmediğin sürece bütün özgürlükleri bu ülkede yaşamak herkesin hakkıdır. Bundan kimsenin çekinmesine gerek yok” dedi.
‘ORTAK DEĞERLERİMİZİN ALTINDA HERKES FARKLILIKLARINI KORUR’
Başbakan Erdoğan, “Bu ortak değerlerimizin altında herkes farklılıklarını korur. İstediği gibi ifade eder, yaşar. Bugün hala belli konularda korkuları olan, korkutulan vatandaşlarımızın da bu korkularını cesaretle sorgulamalarını istiyor ve arzuluyorum. Asırlardır bizi bölünmekle korkutuyorlar. Bölünürüz, dağılırız diyerek özgürlüklerin önüne set çektiler. 12 yılda bizi korkuttukları konularda cesur adımlar attık. Ne oldu Türkiye bölündü mü? Diyarbakır’a giderseniz Kürt meselesi derseniz bölünür diyorlardı. Ne oldu? Bu ülkede yıllarca anneler babalar çocuklarına istedikleri ismi veremediler bölünürüz diyorlardı. Biz bunu çıkardık, ne oldu bölündü mü? 12 yıldır yaptığımız hangi reform Türkiye’yi böldü? Bir başka korku aracı da, hepimiz yaşadık. İrtica korkusuydu. 150 yıldır milletin değerlerine sahip çıkmasına, inançları yaşamasına irtica gelir korkusuyla karşı çıktılar” dedi.
‘KORKAN BİR MİLLET GELECEĞİ İNŞA EDEMEZ’
Başbakan Erdoğan “Üniversitelerde başörtüsünü serbest hale getirdik. İrtica mı geldi? İmam hatip liselerinin önünü açtık irtica mı geldi? On yıllarca, namaz kıldığı oruç tuttuğu için aşağılanan insana özgüven temin ettik. İrtica mı geldi? Arkadaşlar yaptığımız reformlar ne Türkiye’yi böldü ne de geri götürdü. Tam tersine Türkiye daha bir kardeş oldu. Uzay çağında başörtüsü mü takılır diyorlardı. Türkiye uzay çağını yaşıyor. Ardı ardına uzaya uyduları bu iktidar gönderiyor. Başörtüsüne karşı çıkanlar uzaya uydu göndermedi. Görüyoruz ki, başörtüsü o uyduların kuyruğuna takılmıyormuş. Korkan bir millet geleceği inşa edemez” diye konuştu.
‘BÜYÜK DEVLETLERİN KORKUSU OLMAZ, BİZİM DE KORKUMUZ YOK’
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bizim İstiklal Marşımızın millete ilk talimatı ‘Korkma’ talimatıdır. Biz 12 yıldır lafta değil fiiliyatta korkmuyoruz. Biz geçmişin ağırlıklarından prangalarından zincirlerinden cesaretle kurtuluyoruz. Geçmişin korkularını tek tek söküp atıyoruz. Allah’a hamdolsun, bizim kadim tarihimizde utanacağımız, korkacağımız, yüzleşmekten çekineceğimiz hiçbir hadise bulunmuyor. İşte Dersim hadisesiyle yüzleştik. Peki ana muhalefetin genel müdürü yüzleşebildi mi? Çünkü Dersim’in destekleyicisi onlardı, faili onlardı. Hayır diyebiliyor mu? Hesabını veremedi, veremez. CHP’nin genel müdürü kalkıp bir cümle edemiyor. Niye? Hayatı bu. Faili meçhullerle yüzleştik, Diyarbakır cezaeviyle yüzleştik. Sivas çorum Kahramanmaraş Gazi mahallesi olaylarıyla yüzleştik. Korkularla yüzleştik. Yasaklarla yüzleştik. Biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya çalıştık. Yazılamayanların yazılmasını temin ettik. Her seferinde korkuların yersiz olduğunu gösterdik. Tekrar ediyorum, biz korkmayacağız. Biz tarihi farklı yazanlardan, tarihinden utananlardan olmadık ve olmayacağız. 1914- 1922 arasında dedelerimiz onlarca devletle savaş yaptılar. Rusya, İngiltere, Fransa, Yunanistan İtalya ile savaştılar. Bütün Arap coğrafyasıyla mücadele verdiler. Mustafa Kemal 1923’ten itibaren tüm bu devletlerle yeni bir savaş açtı. Mustafa Kemal tüm cepheleri görmüştü. Açık söylüyorum, yüz yıl öncenin kinine takılıp kalsak, bugün bölgemizdeki hiçbir ülkeyle iyi ilişkimiz olamaz. Esasen fertlerin devletlerin psikolojisi asırlık acıların üzerine bina edilemez. Her gün diri tutuluyor, büyütülüyorsa bu devletler ve milletler adına sağlıklı bir ruh hali olamaz. 12 yıldır açık açık söylüyoruz. Biz tarihimizle yüzleşmeye hazırız. Bunu başaracak olan siyasetçilerden önce bilim insanlardır. Biz arşivlerimizi açmaya da hazırız. Arşivlerimiz açık. Diyoruz ki, hıçkırıkları durduralım, ön yargıları kenara bırakalım. Objektif biçimde tarihi gerçekleri ortaya çıkaralım. Biz Türkiye olarak buna hazırız, korkumuz yok. Büyük devletlerin korkusu olmaz, bizim de korkumuz yok” dedi.
‘AYNI CESUR TAVRI ONLARDAN DA GÖRÜR BEKLERİZ’
“Çok büyük acılar çekmiş bir millet olarak, yeryüzündeki her milletin acılarını anlarız” diyen Başbakan Erdoğan, “Acı çekenlerin hissiyatını çok iyi biliriz. Tarihi aydınlatmaya hazırız. Ortak acılarımızı anlamaya hazırız. Korkmadan çekinmeden sıkılı yumruklarla değil tokalaşarak konuşmaya hazırız. Bir asır önceki hadiselerin aydınlatılmasını isterken, acıları paylaşırken, karşı taraftan da bunu görmeyi arzuluyoruz. Gerek Ermenistan devleti, Ermeni diasporası bizim bu yürekli adımımızı görür, aynı cesur tavrı onlardan da görür bekleriz” dedi.
MISIR’DAKİ GELİŞMELER
Başbakan Erdoğan, “MHP’nin bir statüko partisi olmaktan kurtulamadığını, terörsüz bir Türkiye hedefine hala ısınamadığını görürsünüz. BDP’nin yakın tarihteki acıları aşamadığını, kısa süre aralıklarla yeni partiler kurduğunu görürsünüz. Arkadaşlar 30 Mart’a en zor şartlara giren parti biziz. Hani dışardan baksalar, Ak Parti’nin bu kadar çalıştığını görseler, zannederler AK Parti kaybetti. Sanki 12 yılda sekiz seçimi biz değil de onlar kazandılar. Şimdi de çok çok önemli hayati bir konuyu, sizin şahsınızda, dünya televizyonları olarak bizi takip edenlere buradan seslenmek istiyorum. Vicdanı sızlayan bir insan olarak seslenmek istiyorum. İdam karşı çıktığını söyleyen ülkelere ve o ülkelerin yöneticilerine sesleniyorum. Ben insanım diyenlere sesleniyorum. Dünya siyasi liderlerine sesleniyorum. Kardeş ülke Mısır’da askeri darbenin ardından yüzde 52 ile seçiliyor. Haklarını arayan insanların tutuklanmasını ve idamla yargılanmalarını kaygıyla takip ediyoruz. 5289 kişi hakkında 20 dakikada mahkeme idam kararı vermişti. Bunların 492’si müebbette çevrildi ama 37’sinin idam kararı onaylandı. Maalesef bu kararların ardından yeni 683 kararın ardından 9 dakikada idam kararı alındı. Dünyanın ilgisizliği, darbeyi susarak onaylaması, teşvik edici rol oynadı. Hatırlarsanız Tahrir’de batılı ülkeler bunu özgürlük hareketi olarak değerlendirdiler. Orada da sosyal medya, güya özgürlük adına önemli vazifeler gördü. Ancak katliamlar idamlar başlayınca, hem batılı ülkelerin sosyal medya hesaplarının sustuğunu gördük. Ukrayna’da gençleri sokağa dökmek için ortaya çıkan sosyal medyanın oraya karşı da sessiz olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
‘GEZİ OLAYLARINDA, BİZE KARŞI TAVIRLAR TAKINANLARA SESLENİYORUM…’
Başbakan Erdoğan, “Ülkemdeki Gezi olaylarında, bize karşı tavırlar takınanlar, başta yazılı görsel medya sosyal medya olmak üzere özellikle sesleniyorum. Orada 12 tane ağacın yeri değiştirilmişti. Bundan dolayı Türkiye’yi birbirine katmak isteyebileceğinizi zannediyordunuz. Burada 529 insanın idamına suskun kalmanızı, 693 idama suskun kalmanızı siz neyle izah edeceksiniz? Onlar insan değil mi? Onlara karşı ben sesleniyorum. Ey Doğan Grubu şimdi ne diyeceksin, ey Ciner grubu şimdi ne diyeceksin. İsim vererek konuşuyorum. Çünkü medyanın da bir namusu olmalıdır” dedi.
‘MISIR HÜKÜMETİYLE DOST OLMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR’
Başbakan Erdoğan, “Dün Alman Cumhurbaşkanı’na da söyledim. Hani AB üyesi ülkelerde idam yasaktı. Ben AB’de ciddi çıkış görmüyorum. Olamaz böyle şey diyor. E ne olamaz? ABD var mı böyle bir ses, Rusya’da var mı ses, yok. Ama Tayyip Erdoğan veya AK Parti bu konuda konuştuğu zaman, işte bunlar Müslüman oldukları için böyle konuşuyorlar ucuzluğuna gidiyorlar. Bu iş bu kadar kolay değil. Eğer insanın değeri varsa, bunu kim olursa olsun ortaya koymak zorundasınız. Benim için Ukrayna’da öldürülen de aynıdır, Mısır’da öldürülen de aynıdır. Ne diyoruz, zalimler için yaşasın cehennem diyoruz. Biz bu zulüm kokan Mısır hükümetiyle dost olmamız mümkün değildir. Bunu düşünerek kanım donarak söylüyorum. Bunu söylemezsem, Allah’a bunun hesabını veremem. Bugün değilse ne zaman konuşacağız. CHP ne der, MHP ne der buna mı bakacağız? Yoksa biz hakimler hakimi ne der ona mı bakacağız” dedi.
‘BUNUN HESABINI VEREMEYENLER GELİP BİZE AKIL VERMESİNLER’
Başbakan Erdoğan, “Batı’da şahsımla alakalı olumsuz yayınları çok iyi biliyoruz. Bizim hakkımızda böyle yayınlar yapıyorsa doğru istikametteyiz demektir. Almanya’da 8 vatandaşımız öldürülüyor, bunun hesabını veremeyenler gelip bize akıl vermesinler. Türklerin evleri kundaklanıyor, bunun hesabını Almanya soramıyor, gelip bize akıl veriyor, sen o aklı kendine sakla. Allah’a hamdolsun 30 Mart’ta milletimiz aktif barışçı mazlumların yanında duran dış politikamıza da haklı çıktı. Hale bak, bize gelip basın şöyle böyle. Büyük bir kısmı bizden önce içeri girmişlerdir. Silahla yakalanan tipler bunlar. Tablo bu dedim, haberiniz var mı? Ses yok. Bilgilendirme farklı. Bir taraftan şoke olurken, diyoruz ki sizde bölücü terör örgütünün binlerce mensubu var. ev sahipliği yapıyorsunuz, eğer terörle ortak mücadelemiz olacaksa, burada da dayanışma içerisinde olmamız şart” dedi